HİCİV ŞİİRLERİ
ABARİ
Adamın tipine, yürüyüşüne baktım,
Çalımına, edasına kafayı taktım.
Doğruca meyhaneye gitti,
Dedim "abari"!
Bu iş bu adamı kurtarmaz.
Günlerden Cuma, vardım camiye,
Yanımda babayiğit bir adam durdu.
Hoca efendi kürsüde,
Günün konusu;
Yapılmakta olan Kuran kursu.
Namazdan sonra çağırdılar sergiye,
"Gelin bir tuğla da sizden hediye."
Elini attı adam cüzdanını çekerek,
Karıştırıp attı, en küçük parayı seçerek.
Dedim "abari"!
Bu iş bu adamı kurtarmaz.
Vardım pazara, tezgâhlar dolu,
Dedim "Emmoğlu, şunlardan,
Birer ikişer kilo"...
Uzandı ahtapot gibi,
Her tarafa eli kolu.
Çürük çarık demeden,
Doldurdu eni konu,
Dedim "abari"!
Bu işde bu adamı kurtarmaz.
Aklım durdu, kafam çalışmaz oldu,
Çıldırmak içten bile değil.
Baktım ki insanların cebi dolu,
Meyhaneler,
Hastaneler,
Mezarlıklar dolu.
Baktım ki insanların cepleri boş,
Açlıktan adam öldürüyorlar,
Çöplükten ekmek topluyorlar.
Kadınlar para için,
İffetini namusunu satıyor.
Dedim "abari"!
Bu işde bu adamları kurtarmaz.
Açtım ellerimi,
Dedim ki;
"Yarabbi,
Öyle bir düzen ver ki,
Boynuzsuz koç,
Boynuzlu koçtan hakkını alsın.
Öyle bir düzen ver ki,
Zekât verilecek kimse bulunamasın.
İnsanlık sevgide,
Barışta,
Hayırda hasenatta,
Biribiriyle yarış etsin.
Bende bir daha,
Abari demeyim".
AŞIĞIN DAŞI CEBİNDE OLUR
Bu yıl ülkemizde seçim olacak
Partilere aday doldu dolacak
Yine birileri koltuk kapacak
Kapa kapa bitirdiniz milleti
Yahu bu nasıl iş, herkes dadandı
Mal bulmuş mağribi mala kapandı
Ulan bu daha dün vatan satandı!
Sata sata bitirdiniz milleti.
Kim revaçta ona kulaç atanlar
Bir gecede zengin olup yatanlar
Deveyi hamudu île yutanlar
Yuta yuta bitirdiniz milleti
Babasından beş yüz trilyon almış
Alır almaz halkın içme dalmış
Milleti saf, ahmak, enayi sanmış
Sana sana bitirdiniz milleti
Sendika ağası malum efendi
Dün eylem yapardı çalgıyla çengi
Tam verme gitti ......'mış dengi
Gide gide bitirdiniz milleti.
Masal kahramanı koca Karaoğlan
Güvercini yedi kaldırdı doğan
Sindirimi bozuk yiyemez soğan
Yuta yuta bitirdiniz milleti
Sana sözümüz yok pokerci başı
Pilavda görülmez barajın taşı
Kurumaz milletin gözünün yaşı
Taşa taşa bitirdiniz milleti
İttifak peşinde koşuyor bayan
Kırat dağa kaçtı, kendisi yayan
Sağlam bir yer bulup sırıtna dayan
Kaça kaça bitirdiniz milleti.
Hocam nostaljiye takıldı kaldı
Abdestler eskidi namazlar kaldı
Hakem çoktan bitiş düdüğü çaldı
Bata bata bitirdiniz milleti
Sosyete hocası malum davlumbaz
Kanaldan kanala gider yorulmaz
Kılavuzu karga olan sorulmaz
Ata ata bitirdiniz milleti
Krizde küpünü kimler doldurdu
Caniye idamı kimler kaldırdı
Milletin malını kimler çaldırdı
Çala çala bitirdiniz milleti
Bizi kurtarmaya soyunan beyler
Karnını haramla doyuran beyler
Söz verip de sonra kıvıran beyler
Susa susa bitirdiniz milleti
Benim bankam mı var hortumcu muyum?
Bankermiyim yoksa soyguncu muyum?
Ben ozanım ulan! çalgıcı mıyım?
Sata sata bitirdiniz milleti.
Offshore hesaba parayı yatır
Zararını çeksin atınan katır
Ulan d...s, ulan ey kara natır,
Kata kata bitirdiniz milleti.
Ne yapacak gelen, hokus pokus mu?
Dolar kaça çıkar doksan dokuz mu?
Ağzındaki laf mı yoksa sakız mı?
Çıka çıka bitirdiniz milleti.
Dünya bankasının usta yamağı
Uzattıkça doldu borcun çanağı
Yerde yatıyoruz sattık yatağı
Sata sata bitirdiniz milleti
Âşık Ziya'yım beni anlayan anlar
Bel verdi üstüme yıkıldı damlar
Ülkemi ağlattı yapılan zamlar
Yaka yaka bitirdiniz milleti.
BAŞBAKANA MEKTUP
Bir mektup yolladım canı yürekten
Size haber verem orta direkten
Mezar kazıyoruz kazma küreklen
Sayın Başbakanım düş yakamızdan.
Ne zaman geldiysen musibet oldu
Ya deprem oldu, ya kıtlık oldu
Rahşan Hanım gölge başbakan oldu
Sayın Başbakanım düş yakamızdan.
Karaoğlan’dın beyaz kuşa binerdin
Canın sıkıldı mı çekip giderdin
Güneş motellere vekil çekerdin
Sayın Başbakanım düş yakamızdan.
Marmaris'e yerleş dinlen hem biraz
Paşam resim yapsın sen de şiir yaz
Bir müjde ver bize istersen bu yaz
Sayın Başbakanım düş yakamızdan.
Kapkaççı hırsızlar iyice azıttı
Vergiler sakalı saçı kazıttı
Enflasyondan işçi memur tozuttu
Sayın Başbakanım düş yakamızdan.
Ahırda satacak hayvan kalmadı
Yahya suçsuz, Cavit bir şey çalmadı
Kazık atılacak kimse kalmadı
Sayın Başbakanım düş yakamızdan.
Oğlun Hüsamettin bile fark etti
Hükümet milleti toptan mahvetti
Fareler gemiyi çoktan terk etti
Sayın Başbakanım düş yakamızdan.
Keşke jübileyi erken yapsaydın
Erdal İnönü'den hisse kapsaydın
Rahşan mı dur diyor dayak atsaydın
Sayın Başbakanım düş yakamızdan.
Atlar kulun attı, koyunlar kısır
Bağ-kur borcu geldi, altımda hasır
Ayakkabı delik ayağım nasır
Sayın Başbakanım düş yakamızdan.
Mecliste akranın kalmadı gördün
Etrafına mayın duvarlar ördün
Baba emekli oldu, Hoca da sürgün
Sayın Başbakanım düş yakamızdan.
Boş ver sen AB'yi bizi almazlar
Kıbrıs'ı versen de tatmin olmazlar
Hiç kimseye hesap kitap sormazlar
Sayın Başbakanım düş yakamızdan.
Âşık Ziya’m uzun lafın kısası
Kurudu tam takır devlet kasası
Pula döndü Türk'ün kâğıt parası
Sayın Başbakanım düş yakamızdan
DURDURUN DOLARI
Bu yıl kâbus gibi çöktü üstüme,
Kim yaptıysa çelenk koysam büstüne.
Madalya takalım varıp göğsüne,
Durdurun doları başım dönüyor,
Milletin ocağı küllen sönüyor.
Felaket tellalı gezen herifler,
Uymuyor mısralar, tutmaz redifler.
Bizim kasabaya geldi şerifler,
Durdurun doları başım dönüyor,
Milletin kanını çekip emiyor.
Fakirlik sınırı 1 milyar TL,
Verdiği ilaçlar olmuyor kele,
İMF den yardım gelse de bile,
Durdurun doları başım dönüyor,
Sorgusuz sualsiz kabre gömüyor.
Dedem eşeğini dağa azıttı,
Vergiler sakalı, saçı kazıttı.
Bağkur borcu geldi, muhtar tozuttu,
Durdurun doları başım dönüyor,
Üstüme dumanın isi siniyor.
Lâ havle çekmekten çenem yoruldu,
Çiftliklerde tavuk, horoz kırıldı.
Ana kıza, baba oğla darıldı,
Durdurun doları başım dönüyor,
Dünya âlem halimize gülüyor.
Âşık Ziya’m dayan, vatan bizimdir,
Ölen öldü, kalan sağlam bizimdir.
Tutmayan, titreyen benim dizimdir,
Durdurun doları başım dönüyor,
Milletin ocağı artık sönüyor.
DUYUN BEYLER
Bu gün Kayseri'de vahşet yaşandı,
İnsanlık adına cinnet yaşandı.
Gözümden yaşlar yağmur gibi boşandı,
Duyun beyler duyun, bir duman kalktı,
Fakirlikten bir baba kendini yaktı.
Sınavda fakülte kazandı kızı,
Ona bu acıyı yaşatan sızı.
Elde avuçta yok, büktü belimizi,
Duyun beyler duyun, bir duman kalktı,
Yokluktan bir baba kendini yaktı.
Bu ne tarifsizlik, bu ne acı,
Bir el arabası, kendi kiracı,
Gurbetin ekmeği zehirden acı,
Duyun beyler duyun, bir duman kalktı,
Yalnızlıktan bir baba kendini yaktı.
Okul masrafları gelse önüne,
Yok halinde kaç paraya bölüne.
Ağlamaktan kan oturmuş gözüne,
Duyun beyler duyun, bir duman kalktı,
Zorluktan bir baba kendini yaktı.
Kime arz eylesin varıp halini,
Kimse almaz, satlık etse malını.
Yoksulluk koparmış, almış kolunu,
Duyun beyler duyun, bir duman kalktı,
Fakirlikten bir baba kendini yaktı.
Koyun kendinizi onun yerine,
Batmış adam, her gün daha derine.
Kaç gün çabalaya, kaç gün direne?
Duyun beyler duyun, bir duman kalktı,
Boşluktan bir baba kendini yaktı.
Sizin çocuk barda, pavyon gezerken,
Parayı tomarla saçıp, ezerken,
Elinde viskisi, manken süzerken,
Duyun beyler duyun, bir duman kalktı,
İşsizlikten bir baba kendini yaktı.
Onun arabası ekmek teknesi,
Kendisi gibi görür, tanır herkesi.
Yok, tutacak dalı kendi gölgesi,
Duyun beyler duyun, bir duman kalktı,
Yılgınlıktan bir baba kendini yaktı.
Âşık Ziya’m cevap versin çağrıma,
Sanki bir ok geldi, değdi bağrıma.
Bir aile yandı yokluk uğruna,
Duyun beyler duyun, bir duman kalktı,
Yorgunluktan bir baba kendini yaktı.
DÜZENİ
Gurbet elde çaldım el kapısını,
Oğul kuramadım ben bu düzeni.
Muhannet harcından sur yapısını,
Oğul kuramadım ben bu düzeni.
Çok çalıştım tutamadım parayı,
Tabiplere gittim sarmaz yarayı,
İstedim ki size kurmak sarayı.
Oğul kuramadım ben bu düzeni.
İki yakam bir araya gelmedi.
Ne yaptımsa talih beni sevmedi.
Telaş ettim amma kimse evmedi.
Oğul kuramadım ben bu düzeni.
Baktım ki kırk sene geçmiş ömürden,
Neyleyim gözleri varsa kömürden.
Yollarım bağlandı çıkmaz çamurdan,
Oğul kuramadım ben bu düzeni.
GARDAŞ
Seçimler yaklaştı, telaş başladı,
Bilmem ki ne yöne gidelim gardaş.
Gelen bir vurdu da giden taşladı,
Gurbette durmayıp dönelim gardaş.
Motivasyonumuz her gün bozuldu,
Ahırda sıpaya vergi yazıldı.
Belimiz büküldü, gözüm süzüldü,
Halimiz nolacak bilelim gardaş.
Allah diyenlere hırsızın suçu,
Doğruyu yazmıyor boyalı fıçı.
Başıma diktiler gamalı haçı,
Bu yüzden artıyor elemim gardaş.
Maymunlar ağaçtan yere indiler,
Ona avuç avuç çerez verdiler.
Bunlar değiştikçe onlar güldüler,
Allah ıslah etsin diyelim gardaş.
İrtica pilavı kaşık kesmiyor,
Bitti fırtınalar, yeller esmiyor.
Mecliste kavga yok, kimse küsmüyor,
Bizde mi smokin giyelim gardaş?
Tarzıma uymuyor kabaca sormak,
Şarlatanlık dolu akıyor ırmak.
Düşünce ufkuyla kapıya vurmak,
Bizde mi bu yoldan dönelim gardaş?
Kırklı yıllardaki istibdat devri,
Yeniden hortladı daha da fevri.
Kanalizasyondan akıyor zehri,
Kafamızı kuma gömelim gardaş.
Turnalar küstü de gelmez vatana,
Çanakkale'deki şehit atama,
İmralı'ya gelip keyif çatana,
Çiçek yaptırıp da gidelim gardaş.
Ceddimdi Tuna'dan atıyla geçen,
Filistin yok oldu, ağlıyor Çeçen,
Durmuyor Müslüman kanını içen,
İnsan haklarını nidelim gardaş.
Âşık Ziya’m artık düzen bozuldu,
Avrupalı diye ferman yazıldı.
Meşakkat büyüdü, halkım ezildi,
Bunları defterden silelim gardaş.
GEÇTİ
Büyük adamlara derdimden açtım
Beni ensesiyle dinledi geçti
Küçük adımlarla kendimden kaçtım
Beni ensesiyle dinledi geçti
Sanki saltanatı kaim kendine
Çalı çırpı duvar örmüş bendine
Maşallah diyesim geldi fendine
Beni ensesiyle dinledi geçti
Çağırdım bağırdım beni duymadı
Belki beni adam insan saymadı
Verdiği karardan asla caymadı
Beni ensesiyle dinledi geçti
Cümle peşkirciler sarmış yanını
Ruhsuz kafasıyla taşır canını
Katıra yüklemiş anı şanını
Beni ensesiyle dinledi geçti
Padişahım diyor yalakaları
Bu işten ekmeği nafakaları
Kumbuttan sarayı barakaları
Beni ensesiyle dinledi geçti
Sultan Süleyman'a kalmayan dünya
Makamla mevkiler bir anlık rüya
Değmeden elini sabunlu suya
Beni ensesiyle dinledi geçti
Bozuk para gibi harca dostunu,
At ayakaltına deldir postunu.
Âşık Ziya’m söyle sözün kastını,
Beni ensesiyle dinledi geçti
GULCA ŞEHRİ
Hür dünya insanlık duysun vahşeti
Tarihler kaydetmez böyle dehşeti
Kadın, çoluk çocuk gördü zulmeti
Anamı kaybettim GULCA ŞEHRİNDE.
Bir gece aniden patladı şehir
Akan kanlar oldu sanki bir nehir
Tanklardan atıldı kimyasal zehir
Babamı kaybettim GULCA ŞEHRİNDE.
Sokaklarda dört yüz insan soyuldu
Hepsi çıplaktılar hepsi bayıldı
Mübarek canlara nasıl kıyıldı?
Agami kaybettim GULCA ŞEHRİNDE.
Gulca'nın üstünde kara bulutlar
Analar oturup vakar ağıtlar
Parçalanmış ceset söner umutlar
Elimi kaybettim GULCA ŞEHRINDE.
Kar yağar üstüme kalkar geceden
Pevgamber-i Zişan ağlar inceden
Dilhun oldum ama oldum niceden
Dilimi kaybettim GÜLCA ŞEHRINDE.
Türkistan ebedi yurdum evimiz
Alperen ruhuyla kalkar elimiz
Şah-ı Nakşibendî Ahmet Velimiz,
Gülümü kaybettim GULCA ŞEHRINDE
HAYALCİ
Hayat zaten bir kumardı,
Gözlerin de yağmur vardı.
Yine hayale sarıldı,
Aç gözünü be hayalci.
Hayalci, hayalci,
Hayat hayalden acı
Dağı başıma yağdırma,
Kat dağı sesin aldırma,
Boşuna beni kandırma,
Yenildin be sen hayalci.
Suyun yüzünde yürürdün,
Yıllar var ki hep süründün,
Mutluymuş gibi göründün,
Yeter artık be hayalci.
NEDEN BU ÜLKEDE TÜRKLER YABANCI?
Her tarafı ecnebi kültürü sardı,
Neden bu ülkede Türkler yabancı?
Geleneğim, törem âdetim vardı,
Neden bu ülkede Türkler yabancı?
Gâvurun parası hüküm sürüyor,
Lirayı önüne katmış kürüyor.
Müstemleke miyiz? İtler ürüyor,
Neden bu ülkede Türkler yabancı?
Bakın, işyerinin adı değişti,
Namert olanınan yolu kesişti.
Globalleşmeden kafamız şişti,
Neden bu ülkede Türkler yabancı?
Hatıra bir sürü bir şeyler yedik,
Dayanın bir süre, düzelir dedik.
Kaptanlığı Mr. Derviş'e verdik,
Neden bu ülkede Türkler yabancı?
İnsan haklarıymış, aldılar bizden,
Unluğu eledik, kaldırdık dizden.
Türkçe dil değilmiş, duyduk Gürüz'den,
Neden bu ülkede Türkler yabancı?
Kültür istilası sardı bacayı,
Eşitlendi, kimse takmaz kocayı,
Teneşire muhtaç ettik hocayı,
Neden bu ülkede Türkler yabancı?
Âşık Ziya’m gelin, mertçe konuşun,
Düğünde bayramda sertçe konuşun,
Kendi dilinizde özce konuşun,
Neden bu ülkede Türkler yabancı?
PARTİLER
Memleket ahvali işte ortada,
Seçilme kaygısı güden partiler.
Millet iradesi o gün sandıkta,
Geçilme kaygısı güden partiler.
Şimdi meydanlarda vaat yağmuru,
İftira furyası, çirkef çamuru.
Bozuk mayalardan ekmek hamuru,
Simidi ortadan bölen partiler.
Köyümüze yol, su, hamamlı kurna,
Opera salonu, davulla zurna.
Hayvancılık için montofon kırma,
Halimize bakıp gülen partiler.
Adaylar podyumda diyorlar nasıl,
Vekillik cebinde, kasıl ha kasıl.
Arkasından gelsin nihavent fasıl,
Aklımı başımdan çelen partiler.
Kimi genç ihtiyar, hep bir arada,
Turfanda sebzeler naylon serada.
Halaylar çekilir çayda çırada,
Gönlümdeki gamı silen partiler.
Milyonlarca gencim işsiz, sokakta,
Verilen vaatler bozuk plakta.
Benim için yaşamayı bırak da,
Bizim yerimize ölen partiler.
Her şeyi bedava yaptı birisi,
İktidara gelsin, kolay gerisi.
Sanki bunlar suda hayal perisi,
Aklımdan geçeni bilen partiler.
Cuma namazına koşan koşana,
Allah kelamıyla coşan coşana.
Ezanı okurken susan susana,
Sonradan dinime söven partiler.
Şaşırdık bu kadar vekil görünce,
Seğmen çıktı köyden gelin görümce.
Devleti görmemiş bibim ömrünce,
Bakıp da dizini döven partiler.
Babam rençberlikten onmadı gitti,
Yağmurlar yağmadı, mazotu bitti.
Köyden göç ettiler, canına yetti,
Babamın başını yiyen partiler.
Bu işin cılkını çıkardı bunlar,
Sel gidince geride kalırmış kumlar.
İnşallah serilmez iplere unlar,
Hayallerimizi bölen partiler.
İstiklal harbine katılmış dedem,
Dayımın yolunu bekliyor ebem.
Sağlık ocağı boş, ilaçsız bebem,
Ciğerime delik delen partiler.
Sıtkımı sıyırdım, alkışım kerhen,
Bana mı sordunuz devleti yerken?
Âşık Ziya’m durun, daha çok erken,
Başı bulutlara değen partiler.
SEÇİM OLSA NE YAZAR
Meclisimiz bu yıl gayret sarf etti
AB'ye uyumlu yasa serdetti.
Şartla salıverdi toptan affetti
Bize göre seçim olsa ne yazar?
Seçimden seçime varılan köyler
Gözüne bakarak yalanı söyler
Ankara'yı mesken edinen beyler
Bize göre seçim olsa ne yazar?
Rüşvetsiz bir adım atamazsınız
Aracısız malı satamazsınız
Kaygısız bir gece yatamazsınız
Bize göre seçim olsa ne yazar?
Durmayın, ülkeyi Kıbrıs'ı satın
Fabrikayı, işletmeyi kapatın
Binlerce işçiyi sokağa atın
Bize göre seçim olsa ne yazar?
Paramızı yiyor Agop'un kazı
Mahsul toplamadan geçirdik yazı
Tavşan dağa kaçtı, geçimse tazı
Bize göre seçim olsa ne yazar?
İcazet almaya giden herifler
Olmuyor ayaklar, tutmaz redifler
Kasabaya kadar geldi şerifler
Bize göre seçim olsa ne yazar?
Kaldırın TL yi koyun doları
Üstümüze kepti geçim duvarı
Çoktan kaptırdınız çoktan yuları
Bize göre seçim olsa ne yazar?
Seçim kütükleri eskisi gibi
Karanlık bir kuyu görünmez dibi
Parasıyla öten dünkü zibidi
Bize göre seçim olsa ne yazar?
Avrupa Birliği koca bir yalan
İmralı’da ipten kurtuldu yılan
Açın gözünüzü uyumayın ulan!
Bize göre seçim olsa ne yazar?
Bize veriyorlar uyku setini,
Mamayla besliyor madam itini.
Kanlandırmak ise şunun bitini,
Bize göre seçim olsa ne yazar?
Adam memleketi sattı savurdu,
Elinde ateşle yaktı kavurdu.
Âşık Ziya’m size kerhen duyurdu,
Bize göre seçim olsa ne yazar?
ŞAİR OLMAK
Biri beni şair diye takdim etti dostuna.
Ulan benim nerem şair?
Kelimeleri sıralayıp alt alta,
Boğazına geçireceksin kalın bir yafta.
O güzelim şairlerle aynı safta.
Yok, öyle yağma.
Öyle şair olunmaz ki.
Önce ara ilmin kapısını,
Üç kere vur, geriye çekil.
Edebi öğren beher gafil.
Ağzında cigara sersefil...
Hele bir kendini tanı,
İçini dışını temizle,
Bir ol...
Kafanı gövdeden ayır,
Onu adam akıllı ayıkla,
Helallik al hakkı olanlardan,
Azığını kontrol et için de ne var?
Yol uzun menzil çok uzaklarda...
Nefesini topla.
Yok olma denizine yürü.
Ayakların suya değsin hele.
Hani, şu kırk yıldır hizmet ettiğin,
Bir dediğini iki etmediğin
Nefsin var ya?
Biraz onun zoruna gitsin.
Karınca gibi düş yollara,
Bak bakalım nasıl şair olunuyormuş..
Ulan harp mi gördün?
Darp mı gördün?
Tavşana kaç, tazıya tut,
Sen önce tazı ol bakalım.
Haksızlığı kovala.
Tavşanı bırak onu hakkı olanlar alır.
Şairmiş,
Sevsinler seni,
Şu dümenin başına geç,
Gemini kayalıklardan uzaklaştır,
Oynadığın deli saçması,
Bir sürü laftan ibaret,
Çeşni zırvası.
Yar mı sevda mı aradığın?
Gurbet mi, hasret mi yandığın,
Bunlar bilinen şeyler.
Sen görünmeyeni ara.
İnsanların bakıp da göremediklerini,
Maharet orda, mağfiret onda.
Örümceğe ağ ördüren.
Güvercine yuva yaptıran orda.
Sen onu ara bakayım
Yanmayı gör.
Yakılmayı gör,
Hiç olmayı gör.
Bir gün önce vezirken.
Bir gün sonra rezil olanı,
Kuyuya düşeni.
Kuyudan çıkanı.
Dünya benim diyen Firavunları.
Çatlayana kadar yiyenleri,
Açlıktan kıvranarak ölenleri gör.
Çalanı, talanı, vuranı, kıranı,
Kendini adam sanan adamları,
Kısaca her şeyi gör.
Elinin tersiyle her şeyi iterek,
Ben şairim de de, ŞAİR OL....
UTANMAZ PAPAZ
Dün Amerika'dan soysuzun biri
Ağzında salyası omzunda kiri
İnsanlık âlemi doğduktan beri
Benim peygamberim rahmet elçisi
Rüşdü'ye özenmiş kefere çulsuz
Konuşmuş şarlatan parasız pulsuz
Firavun kılıklı ayaksız kolsuz
Benim peygamberim rahmet elçisi
Demek ki kapanmaz haçlı garezi
İzandan nasipsiz bozuk terazi
Din adamı olmuş sapık farazi
Benim peygamberim rahmet elçisi
Haddini bil densiz haydut babandır
İnsanlık içine seni katandır
Terör senin düşüncende yatandır
Benim peygamberim rahmet elçisi
Sen nasıl haydutsun nerde büyüdün?
Nerede yetiştin nerde yürüdün?
Kokuşmuş dinazor işte çürüdün?
Benim peygamberim rahmet elçisi
Ey utanmaz adam papaz karası
Kilise artığı iblis çırası
İsevi'nin Musevi'nin belası
Benim peygamberim rahmet elçisi
Adam ol insan ol saygını göster
Yüz verince hemen astarı ister
Yahudi gözüyle fikrini besler
Benim peygamberim rahmet elçisi
Sevgili Resulüm Server-i Cihan
Kalbi peygambere sevgiyle taşan
Âşık Ziya sana budur yakışan
Benim peygamberim rahmet elçisi.
VEKİLİM
Seçim yaklaşınca geldin yanıma,
Atı kırbaçlayıp çala vekilim
Hoş geldiniz safa verdin canıma,
Seçime on beş gün kala vekilim
Hayrola bu telaş neyin nesine
Yoksa iş olsun mu desin desine
Kimin sakalına kimin fesine
Uçuyorsun daldan dala vekilim
Oğlan boş geziyor, kız evde kaldı
İcra memurları kapıyı çaldı
Arkadan bir adam içeri daldı
Elinde satırla pala vekilim
Hacemmi üç aylık beklerken öldü
Çocuklar mirası hay hayla böldü
Ne yazık avradı ortada kaldı
Bütçeden pay var mı dula vekilim
Var da bak partiye kazan kaynıyor
Bir sürü dil döküp adam tavlıyor
Görsen bize ne imkânlar sağlıyor
Nasip olmaz hiçbir kula vekilim
Keşke her gün seçim olsa ülkede
Yola yola tüy kalmadı tilkide
Zevahiri görmüş oldu belki de
Parlamaz çeksen de cila vekilim
Küskünlere sende katılmadın mı?
Parmak kaldırırken atılmadın mı?
Korkuya, vesvese kapılmadın mı?
Kapıya dayanan fola vekilim
Üç kasımda seçim nereden çıktı
Beklenen hayali kökünden yıktı
Attığın martaval canımı sıktı
Yalpalama sağa sola vekilim
Çektiğin el ense hala ensemde
Senin ne olduğunu bakıp bilsem de
Bir çangal vurup da yere sersem de
Kuralı belirler Fila vekilim
Hani hortumcular nire saklandı?
Tursille yıkandı vire paklandı
Suçsuzmuş adamlar hepsi aklandı
Tatildeler binip sala vekilim
Ben cahil adamım aklım yetmez ya
Üç kuruşla koca ülke batmaz ya
Büyük adam gidip hapis yatmaz ya
Cana gelmesin de mala vekilim
Seçim sisteminde türlü desise
Bu iş beni aşar boş ver neyise
Yolumuz düşerse birgün Meclise
Ismarlarsın herhal kola vekilim?
Çabuk unuturuz biz olanları
Yine kazanırsın at dolarları
Dizginler elinde çek yularları
Sakın durma koyul yola vekilim
Âşık Ziya’m üslubunu bozmuyor
Felaket tellalı çukur kazmıyor
Şu kartel medyası neden yazmıyor
Haciz var evdeki çula vekilim
YORGUN ADAMLAR
Akşamüstü yola doğru bakarım,
Paldır küldür gelen yorgun adamlar.
Gülseler de öyle bomboş cepleri,
Gelire gidere argın adamlar.
Emeğine yanmaz, karşılık bulsa,
Kazandığı kârla tencere dolsa.
Umurunda değil bayram da olsa,
Bayrama seyrana dargın adamlar.
Oğlanın düğünü yapılır yaza,
Çeyiz hazırlanır gelinlik kıza.
Dertleri sığmıyor ne söze, saza,
Bu soysuz düzene kırgın adamlar.
Âşık Ziya’m varsa pendir domatis,
Kazma kürek sallar, vurur bilakis.
Akşama sofrada varsa patatis,
Sohbete koyulur sargın adamlar. |